Batınîler, İslâm doktrininde her şeyin bir görünüşü, bir gizli tarafı olduğuna inandıkları için, bu gizli mânâlara nüfûz etmek düşüncesiyle mistik hareketi son haddine kadar götürdüler; böylece şiphecilik, mistisizm ve Mu’tezilenin karışımından Batınî anlayış doğdu. Bunlar Irak’da; Batınî, Karmatî veya Mazdekî adını aldılar. Horasan’da, “Melâhide-Dinsizler” ve yanılmaz ve ma’sum bir öğreticiye inandıkları için “Ta’limiyye” ve daha birçok isimler almışlardır.
Batınîlerin felsefî görüşleri şöyle özetlenebilir:
1. Âlemin ve varlığın başlangıcı yoktur (kadimdir). Âlem yokluktan çıkmaz, madde ezelîdir.
2. Peygamberleri ve mucizeleri kısmen kabul ederler.
3. Bütün insanların, inananların davetine uyması gerekir. İnananlar her türlü günah ve kusurdan ârîdir. (Katolik papaları gibi, Bu görüş de İslâm’ın özüne aykırıdır.)
4. Âhirete dair fikirleri Brahmanizm ve Manişeizm’e benzer. Tenasuh yâni ruhların cesetten cesede göçmesine inanırlar. Bu fikir de İran’dan, Pisagor ve Eflâtun’dan geliyor.
5. Zâhir (görünüş) kabuktur, bâtın (iç) hakikatin özüdür. Dinleri iç anlamlarıyla anlamalıdır. Bu da tefsirle değil te’vil ile olur.
6. Akıl bilgi vasıtası olamaz; çünkü akılların verdikleri hükümler, birbiriyle çelişir. Bunun delili de akıl sahiplerinin görüş ayrılığına düşmeleridir.
Batınîler bu fikirlerden “İsmet” (masumiyet), “Mehdîlik” (kurtarıcı), “Takiyye” (Kendini gizleyerek dindar görünmek), “Rec’a” (Mehdî’nin ve imamlarının geri geleceğine iman) gibi ahlâkî neticeler çıkarmışlar ve bunları siyasî hareketlerde kullanmışlardır. İslâmiyet’i yıkabilmek için İslâmiyet’in siyasî ve fikrî düşmanlarıyla daima iş birliği yapmışlardır.
Dürzîlik, Nusayrîlik, Yahudi kabalizmi, Masonluk ve kolları da Batınîliğin çeşitli isimlerdeki şekilleridir. Batınîler aslında Allah’ı ve mukaddesatı inkâr edip, nefsin arzu ettiği şeyleri mubah gördükleri kabul edilir.